Basın Açıklaması

BASIN AÇIKLAMASI ARŞİVİ

Dernek Üyemiz Sayın Prof.Dr. Esin DAVUTOĞLU ŞENOL İle İlgili Basın Açıklaması (03 Ağustos 2022)

Dernek üyemiz ve üniversitemizin değerli hocası Sayın Prof.Dr. Esin DAVUTOĞLU ŞENOL’a yönelik tehditler ve planlanan korkunç girişimler ortaya çıkmıştır. Akademisyenin en önemli görevlerinden biri bilimin ışığı altında doğru bilgileri savunmaktır. Sayın Prof.Dr. Esin DAVUTOĞLU ŞENOL’a ve kendisinin nezninde bütün sağlık çalışanlarına yapılan bu çirkin tehdit ve saldırıları Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği olarak şiddetle kınıyoruz.

Öğretim Üyesi İlanlarıyla İlgili Basın Açıklaması (07 Ağustos 2009)

Üniversitemizin verdiği öğretim üyesi ilanlarıyla (Resmi Gazetede yayınlanmış 25 Temmuz 2009 tarih ve 27299 sayılı ilan ile 03 Ağustos 2009 tarih ve 27308 sayılı ilan) ilgili derneğimizin basın açıklaması yayınlanmıştır. Basın açıklamasına ulaşabilirsiniz.

Saygılarımızla

Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği
Yönetim Kurulu

Ortak Basın Açıklaması (20 Nisan 2009)

Ankara’daki Bazı Üniversitelerin Öğretim Üyeleri-Elemanları Dernekleri ile Tüm Öğretim Elemanları Derneğinin (TÜMÖD) Ortak Basın Açıklaması

YÖK’ün son zamanlardaki karar ve uygulamaları üniversitelerimizi çok ciddi sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır. Bu sorunların dile getirilmesini, sorunlarla ilgili çözüm önerilerini ve üniversitelerimizde büyük sıkıntılara yol açabilecek hatalı uygulamalardan bir an önce vazgeçilmesini sağlamak amacı ile Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) ve Ankara’da bulunan çeşitli öğretim üyeleri ve elemanları derneklerinin temsilcileri son durumu birlikte değerlendirerek vardıkları sonuçları kamuoyumuza duyurma kararı almışlardır.

Gücünü siyasal iktidardan alan YÖK’ün, üniversite kamuoyuna danışma gereği görmeden aldığı kararlar arasında, üniversite öğretim üyelerine yönelik “zorunlu rotasyon” anlamına gelen son girişimi, üniversitelerimizde çok ciddi ve haklı tepkilere yol açmıştır.

Ülkemizin her köşesinde bulunan üniversitelerin “eğitim – öğretim ve araştırma” bakımından en yüksek standarda ulaşması, tartışmasız bütün öğretim üyelerinin ortak dileğidir. Normal koşullar altında, demokratiklik, eşitlik ve gönüllülük temeline dayanarak yapılması gereken üniversitelerarası rotasyon uygulaması, Atatürkçü yurtsever öğretim üyeleri tarafından onurla yerine getirilecek bir görevdir.

Ancak, mevcut iktidarın son yıllarda giderek artan ve üniversiteleri de kapsayan kadrolaşma çabaları, yükseköğretim camiasında endişe ile izlenmekte ve rotasyon uygulaması ciddi sorgulamalara , tepkilere ve huzursuzluklara yol açmaktadır.

Sorunun kaynağında gerekli kadro ve fiziksel altyapı gereksinimleri sağlanmadan, çok sayıda üniversitenin plansız bir şekilde açılmış olduğu gerçeği yatmaktadır.

Akademik, sosyal, stratejik ve ekonomik planları yapılmadan, altyapıları tamamlanmadan açılan yeni üniversitelerimizle, yıllardır faaliyette oldukları halde gelişmelerini hala tamamlayamamış olan bazı üniversitelerimizin öğretim üyesi ihtiyacının, gelişmiş kabul edilen üniversitelerden “öğretim üyesi taşıma” yoluyla karşılanmaya çalışılması, öğretim üyesi sayısı ancak kendilerine yeten kıdemli üniversitelerimizde de “eğitim – öğretim ve araştırma” kalitesinin düşmesine yol açabilecek sonuçlar doğuracaktır.

Ayrıca, rotasyona gönderilen öğretim üyelerinin bilimsel bilgi üretme görevleri gözardı edilerek, yalnızca öğretici niteliklerinden yararlanılmak istenmesi, yürütülmekte olan önemli birçok araştırma projesinin de aksamasına yol açacaktır. Oysa ülkemizin uluslararası alanda rekabet gücünü arttırmak için yüksek standartta bilimsel araştırma yapmaya ve teknoloji geliştirmeye acil ihtiyacı vardır.

YÖK tarafından uygulanması planlanan zorunlu rotasyon kararı sorun çözücü olmayacak, aksine üniversitelerdeki sorunların katlanarak artmasına neden olacaktır. Gelişmekte olan bölgelerde açılan üniversitelerimizin arzu edilen akademik standartlara ulaşması için alınması gereken önlemlerin başında, akademik ve fiziksel altyapı çalışmaları nın tamamlanma sı gelmektetir. Bu amaçla, geçici çözümler yerine, kalıcı çözümlere yönelik uzun dönemli stratejiler geliştirilmesi ve öğretim üyesi yetiştirme programının (ÖYP) daha kapsamlı hale getirilerek kendi öğretim üyesi kadrolarını oluşturması sağlanmalıdır.

Bu hedefe ulaşmak için, geçiş döneminde “kardeş üniversite” uygulamasından yararlanılabilir. Kardeş üniversiteler arasında nitelikli-verimli bir dayanışma oluşturulması ve uygulamanın gerçek gönüllülük esasına dayandırılarak, akademisyenlerde “zorlanma ve kadro kaybetme endişesi” ne yol açmaması, beraberinde çok daha verimli sonuçları getirecektir. Ayrıca, bu üniversitelerde gönüllü görev yapılmasını özendirmek için, görev alacak kişilerin çalışacakları yeni ortamlardaki maddi manevi koşulların iyileştirilmesi ve belli bir süre sonra kadroya bakılmaksızın eski görevlerine dönmeyi sağlayacak yasal düzenlemelerin sağlanması şarttır.

Bu nedenle, YÖK’ün üniversitelerimizde başlatacağı “zorunlu rotasyon” uygulamasından vazgeçmesi, üniversitelerimizde huzursuzluğa yol açmayacak ve öğretim üyelerinin çalışma şevkini kırmayacak yeni çözümler üretmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde ülkemizin bilim ve teknoloji alanında daha önemli atılımlar yapabilmesi mümkün olabilecektir.

Diğer yandan, basına yansıtıldığına göre, YÖK’ün kendi üyelerinin bir kısmının bile bilgisi dışında yapılmak istenen değişikliklerle üniversite özerkliğini tümüyle ortadan kaldıracak hükümler getirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Derneklerimiz, üniversitelerimizi “düzey ve nitelik” kaybına uğratacak her tasarıya ve uygulamaya karşı kamuoyunu aydınlatma ve dirençle mücadele etme kararlılığındadır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.


Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği
Hacettepe Öğretim Üyeleri Derneği (HÖDER)
Orta Doğu Öğretim Elemanları Derneği
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD)

Basın Açıklaması (15 Nisan 2009)

Üniversiteler, basın ve sivil toplum örgütleri demokratik toplum yapısının olmazsa olmaz üç kurumudur. Ancak son zamanlarda demokrasinin varlığı ve işlerliğinin vazgeçilmezi olan bu kurumlar hak etmedikleri ölçüde saldırıya uğramakta, yıpratılmaya çalışılmakta ve hatta pervasızca suçlamalarla demokrasi düşmanı ilan edilmektedirler.

Demokrasinin vazgeçilmezi olan bu kurumların darbecilikle suçlanarak yıpratılması, ancak demokrasiye darbe vurmak isteyen kesimlerin işi olabilir. Bilimsel üretimin merkezi olan üniversitelerde görevli seçkin bilim insanları ve yöneticilerinin, varlığını toplumun aydınlatılmasına ve bilgilendirilmesine adamış basın mensuplarının ve aydınların tutuklanarak etkisiz hale getirilmek istenmesi ve gözaltı ve sorgulanma süreçlerindeki, demokratik sivil toplum örgütlerinin darbeci suçlamasıyla zan altında bırakılması, askerlerin saygınlığını zedeleyen tavır ve davranışların sergilenmesi ve bunların tümünün de hukuka aykırı yollara başvurularak yapılması Cumhuriyet Türkiye’sinin yarınları adına son derece düşündürücü ve endişe vericidir.

Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği olarak Atatürk Türkiye’sinin son derece tehlikeli ve karanlık bir geleceğe doğru götürülmekte olduğu endişesini bütün kamuoyuyla paylaşırken, tüm toplumu, demokrasiye saygılı tüm kurum ve kuruluşları, ülkemizin yarınları konusunda çok daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Prof.Dr. Necdet ÇEVİKER
Gazi Üniversiteli Öğretim Üyeleri Derneği
Yönetim Kurulu Adına Başkan